Fransa

Mont Saint-Michel

Fransa’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olup şaşırtıcı bir jeolojik oluşumun tepesinde yer alan Mont Saint-Michel, yılda yaklaşık 3 milyon misafiri ağırlamaktadır. UNESCO Dünya Mirası Alanları listesinde yer alan Mont Saint-Michel komünü içindeki 60’ın üzerinde tarihi bina da koruma altındadır.

Mont Saint Michel Abbey
Mont Saint Michel manastırın içi

Le Mont-Saint-Michel (Normanca Mont Saint Miché) ya da Türkçe karşılığıyla Başmelek Mikâil Dağı Fransa’nın Normandiya bölgesinde bulunan küçük bir ada komünü olup, adını bir koyun ortasındaki sağlam bir kayanın üzerine inşa edilmiş 1300 yıllık manastırdan almaktadır. Manastır ve çevresindeki kasabaya sadece gelgitlerin izin verdiği ölçüde ulaşılabilmektedir.

“Uzaklarda, ayağını bastığın yerin ötelerinde, sarp duvarların üzerinde yükselen bir mabet; düşünsel bir şato; insan aklını zorlayan imgelerin biçimlendirdiği gizemli bir saray; gerçek olamayacak denli tuhaf ve güzel…”
Guy de Maupassant

Tarih

Ada, Fransa’nın kuzeybatı kıyısından yaklaşık 1 kilometre uzakta, Avranches yakınlarındaki Couesnon nehrinin ağzında yer almakta olup, rahip ve rahibeler dahil 44 kişinin yaşadığı (2019) komünün toplam alanı 1000 dönüm kadardır. Adanın çevresi MS 8. Yüzyıldan bu yana surlarla çevrili olup, en üstte kaya tabanından yüksekliğiyse 80 metreye ulaşan manastır, altında büyük salonlar, sonrasında depolar ve konutlar, duvarların dışında ise balıkçılar ve çiftçiler için evlerden oluşan yerleşim yapısı dönemin feodal düzenini yansıtmaktadır. Birkaç yüz metrelik bir alanı sularla doldurabilen gelgit yüzünden Yüzyıl Savaşları sırasında ada fethedilmemiş, adadaki küçük garnizon, 1433’te İngilizlerin saldırılarına başarıyla direnmiştir. XI. Louis, adanın doğal savunmasının faydalarını görünce onu ulaşılması zor bir hapishaneye dönüştürmüş Fransız Devrimi’nden önceki iki yüzyıl boyunca (L’Ancien Régime) aralıksız hapishane olarak kullanılmıştır.

Gelgit

Yılın her ayı iki kez Manş Denizi’nin dev gelgitleri  Mont Saint-Michel’in etrafını sararak, bir ada haline gelemsini sağlamaktadır. 1877’de karaya 1600 metre uzunluğunda bir dolgu yolla bağlandığı için aslında tam olarak aday dönüştüğü de söylenemez. Adaya Kral Kapısı’ndan (Porte du Roi) girdiğinizde duvarda büyük ahşap bir pano üzerine ‘Les Grandes Marées’ yazısını göreceksiniz ki burada denizin yükseleceği saatler bildirilmektedir. Gelgit sırasında, Mont Saint-Michel gerçeküstü görünüyor, sanki suyun üzerinde ve ışıkta asılıyken, ayna yansıması yaratmaktadır. Alçak gelgit o kadar ilginçtir ki, ziyaretçilerin kum üzerinde dolaşmalarını ve adayı farklı bir noktadan gözlemlemelerini sağlamaktadır. Yine de gelgit zamanı etrafta yalnız dolaşmanız tehlikeli olabileceğinden Kanal yollarını bilen profesyonel bir rehberle tur rezervasyonu yaptırmanız akıllıca olacaktır.

Mitoloji

Kral Arthur söylencelerinde bu ada Thomas Malory’nin, Roma seferine başlamadan önce, Kral Arthur‘un kendisinin bakire kızları yutan bir devle savaştığı yer olduğunu edildiğinden mitolojiye ilgi duyanlarca da ziyaret edilmektedir.

Gitmeden önce bilinmesi gerekenler

Kalabalıktan kaçınmak için, yaz ayları yerine düşük sezonda (Kasım-Mart) gitmeyi deneyebilirsiniz. Paris‘ten Mont Saint-Michel’e günübirlik gezi yapmak mümkün olsa da uzun ve yorucu bir yolculuk olacaktır. Bunun yerine, bölgede en az bir gece geçirmeyi planlayabilirsiniz. Mont Saint-Michel, her ikisi de keşfedilmeyi hak eden Brittany ve Normandiya bölgelerinin sınırında yer almaktadır. Önce Brittany’nin başkenti Rennes’e Paris’ten 1,5 saatlik bir tren yolculuğu ile gidip, buradan karayoluyla otobüs veya kiralık otomobil ile yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Mont Saint-Michel’e gidebilirsiniz. Dilerseniz sonrasında Mont Saint-Michel’den bir saat uzaklıkta ve deniz kıyısında bir gece kalmak için mükemmel bir seçenek olan Saint-Malo kasabasına da gidebilirsiniz.

Manastırdan etrafın manzarası

Gezi

Manastıra girerken ilahiler okuyan korolarının sesini duyacak kadar şanslı olabilirsiniz ancak ada yerlilerinin evlerine saygılı olun ve özellikle dini törenlerde vatandaşların fotoğrafını çekmeyin. Manastır için 10 EUR giriş ücreti alınmaktadır. Mont Saint-Michel’e tepeye çıkan ve zorluğundan dolayı Fransızlarca Grand Degré, (Büyük Paye) adıyla anılan dik, dar ve parke taşlı patikayı tırmanarak ulaşabilirsiniz. Manastır’a girerken çıkmanız gereken çok sayıda merdiven olduğundan iyi bir çift yürüyüş ayakkabısı getirdiğinizden emin olun. Mont Saint-Michel omletler ve krepleriyle ünlü olup, Kral Geçidi’nden girerken ana girişin yakınında bulunan gourmet lokantası La Mère Poulard’da öğlen yemeğinde 28 EUR karşılığında formülü gizli geleneksel alevli omletlerinden (Omelettes flambeés) birisini yiyebilirsiniz. Köy içinde konaklamak isterseniz Ortaçağdan kalma taş binasında konaklayabilirsiniz ki duvarlarında Hemingway, İngiltere Kralı VII. Edward, Japon İmparatoru, Rita Hayworth ve daha pek çok ünlünün otel duvarlarındaki resimlerinden sizden önce burada konakladığını görebilirsiniz. Krep için ise Crêperie La Cloche’yı tercih edebilirsiniz. Adada Manastır’a doğru tırmanırken iki yanında hediyelik eşya dükkânları ve lokantalar Grande Rue’de (Büyük Sokak), bir mezarlık ile çevrili olan Saint-Pierre bölge kilisesine bakabilir ve ada çevresinin ekolojisi hakkında fikir edinebileceğiniz Deniz Müzesi’ni gezebilirsiniz.